Filmekimi 2022 Günlükleri #3

Ek seanslarla birlikte 11 gün süren Filmekimi maratonunda sona geldik. Toplam 10 film izleyerek kapattığım Filmekimi’nin üçüncü ve son günlüğünde ise üç film paylaşacağım. İşte o filmler:

Mediterranean Fever (Akdeniz Ateşi)

Filmekimi seçkisinde izlediğim sekizinci film, Filistin’in Oscar adayı olan ve yönetmenliğini Maha Haj’ın yaptığı Mediterranean Fever (Akdeniz Ateşi). Farklı mizaçların ortak bir paydada buluştuğu iki komşu üzerinden erkekliğin ve içine düştükleri depresyonun tasvirini ateş giderek yükselen bir Akdeniz hikayesine bürüyen film,başrol performanslarının harika uyumuyla göz dolduruyor. Son anlara dek patlamayan gerilimi üzerinden seyircisinin dikkatini de diri tutmayı başaran hikaye, İsrail’de yaşayan Filistinlilerin bastırılmış kimlikleri, hayal kırıklıkları ve ruhsal çöküntüleri üzerinden kendine özgü melankolisini mizahla yumuşatıyor.

6,5/10

Master Gardener (Usta Bahçıvan)

Filmekimi’ndeki son günümde izlediğim bir diğer film, usta yönetmen Paul Schrader’ın 79. Venedik Film Festivali’nde yarışma dış gösterilerek dünya prömiyerini yapan işi Master Gardener (Usta Bahçıvan) oldu. Eski Neo-Nazi kimliğini geride bırakmak istemesine karşın beden ve zihnindeki izlerin bunu engellediği bir bahçıvanın ummadığı anda değişen yaşamına odaklanan film, özünü derinden soluyan karakterinin geçmiş-bugün çatışmasını hikayesini uzatarak işliyor. Narvel-Norma-Maya arasındaki üçlü bağlantının gerilimi her geçen dakika artsa da ilerleyen dakikalarla birlikte kaybettiği tempoyla vurucu etkisinden güç kaybediyor. Hikayenin en göz alıcı noktaları ise Gracewood Gardens botanik bahçesinin seyircisine sunduğu görsel şölen.

5,5/10

Revoir Paris (Paris Hatıraları)

Filmekimi maratonumun kapanışını ise yönetmen Alice Winocour’un erkek kardeşinin de mağduru olduğu 2015 Bataclan saldırılarından esinlenen Revoir Paris (Paris Hatıraları) ile yapmış oldum. Ortasında kaldığı terör saldırısından kurtulmasına karşın yaşadığı travmanın etkisi içinde sıkışıp kalan bir kadının hikayesine ortak olan film, etrafa saçılan travmanın izlerini toplayıp yapbozu tamamlamaya çalışıyor. Yakın tarihinde terör saldırılarıyla karşı karşıya kalan Fransa’nın iç yüzüne odaklanarak bireyin atlatmaya çalıştığı şokun fiziksel ve zihinsel etkilerinin tahribatına eğilen film, derinden yaraların iyileşme sürecindeki duygusal yenilenmesini en doğal haliyle aktarıyor. Mia ve Thomas arasındaki duygusal bağla kendine farklı yollar da açan hikaye, Virginie Efira’nın etkileyici performansıyla zihinlerde yer edinerek geçer not alıyor.

6/10

Yeni bir Filmekimi’nde yeniden buluşuncaya dek.

1996'da doğdu. Üniversite için geldiği İstanbul'da kültür sanat sarhoşu olduktan sonra hayatı tamamıyla değişti. Gerçek sinemayla tanışması 2015 yılında İstanbul Film Festivali ile gerçekleşti. Film festivalleri vazgeçilmezi. "Film sinemada izlenir" anlayışının yılmaz destekçisi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir