Festivalde Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması kapsamında gösterilen son film ise,Özcan Alper yönetmenliğindeki “Karanlık Gece” oldu. Yıllar sonra kasabasına geri dönen bir adamın nasıl toplu bir öfkenin parçası haline geldiğini, küçük bir köyde vicdanıyla nasıl başa çıktığını anlatan suç-gerilim türündeki “Karanlık Gece”nin gösterimi sonrasında yönetmen Özcan Alper, senarist Murat Uyurkulak, oyuncular Berkay Ateş, Pınar Deniz, Cem Yiğit Üzümoğlu, yapımcı Soner Alper ve ortak yapımcı Basri Uluç izleyicilerle buluştu.
Özcan Alper: “Umut meselesi tartışmalı bir şey aslında ve herkes zor dönemlerde daha çok umut görmek istiyor. Ben filmlerimde kendine umut yaratmaktansa filmlerden sonra belki günlerce gecelerce bazı sorunları konuşarak tartışmayı istiyorum ya da hayatımızda da aslında bazı meselelerde yüzleşerek umut yaratabiliriz diye düşünüyorum. Umut ancak biz kendimiz değiştirmek istersek değişir.”
Berkay Ateş: “Özcan Alper’in sineması hayatımı çok etkilemiştir. Hayatta benzer şeyleri dert ediyoruz. Bence hakikati ortaya çıkartma derdiyle bir şeyleri var etmek mücadeleden geçiyor. O yüzden bu filmi her izlediğimde etkileniyorum. Bütün hikaye anlatanların, hayal kuranların, sinemacıların, tiyatrocuların, halkın, hepimizin ucundan tuttuğu umut ve mücadele çok kıymetli geliyor. Bu yüzden filmi izlediğim zaman hem kendimden bir şeyler hem de topluma dair birçok şey hissediyorum.”
Pınar Deniz: “Filmi biz üç yıl önce çektik, bu yüzden üç yıl önceki kendimi izledim. İlk izlediğimde neden böyle oynamışım dediğim çok yer var. Aslında tamamen o saf duygudan, Pınar’ın bilmediği yerden de oynayabildiğim için çok mutlu oldum. Karakterim Sultan filmin içinde dışa dönük bir karakter gibi görünse de o dünyanın içinde sıkışmış ve orada iyi kalmaya çalışan biri. Ben filmi ilk Özcan’ın ofisinde izlemiştim ve böyle içime yumru oturmuştu. Ben şu an o hissin aynısı yine taşıyorum ve bu hisle kendi başıma kalmak istiyorum.”
Cem Yiğit Üzümoğlu: “Bir oyuncu olarak Ali’nin benim için ne ifade ettiğini söyleyecek olursam özgürlüğü, inadı, mücadeleyi, yabanı diyebilirim. Ancak saflığı bilmiyorum. İnsan olarak biz hiçbir zaman saf değiliz, saf doğmuyoruz ve ölmüyoruz. Her birimizin iyi kötü hatası var. Bunlar önemli ama benim için film daha çok mücadeleyi temsil ediyordu. Ben de hayatımın o döneminde kendimce Ali’nin temsil ettiğine inandığım şeyi temsil ediyordum.”
Özel Gösterimler bölümü filmlerinden Biket İlhan’ın yönettiği Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş sürecinde Türk tıbbının modernleşmesine ve kadınların hayatına birçok şekilde katkıda bulunan kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Doktor Besim Ömer (Akalın) Paşa’nın hayatını ve çalışmalarını anlatan belgesel “Bir Hekimin Anıları”nın gösterimi sonrasında yönetmen Biket İlhan, senarist Aydan Gündüz, yönetmen yardımcısı Gökçe Sarıhan seyircilerle buluştu. Filmin gösteriminde Türk Kızılay Yönetim Kurulu Üyesi Esra Özkoç ve Kızılay Antalya şubesi de katılımcılar arasındaydı.
Biket İlhan: “Daha önce Hilal’i Ahmer Hanımlar Merkezi diye bir belgesel yapmıştım. 1912 yılında savaş süresince perişan olan çocukları ve kadınları korumak amacıyla bizim kadınlarımız Halide Edipler, Fatma Aliyeler’in bir araya gelip kurdukları bu cemiyetin kurulmasında öncülük eden Besim Ömer Paşa. Biz Besim Ömer Paşa ile o süreçte ilgilenmeye başladık. O nedenle de bu filmi yapmayı biraz da görev bildik. Arşivleri Türkiye’de maalesef çok kolay bulamıyorsunuz. Türk Kızılayı’nın destek vermesi şansım oldu. Onların arşivlerinden ve bakanlık arşivlerinden biraz yararlandık.”
Aydan Gürbüz: “Küçük küçük notlardan kocaman bir Besim Ömer Paşa dünyası yaratmaya çalıştık. Yani o kadar zorlu bir alandı ki ama çok şükür ki sonucu güzel oldu. Ve Besim Ömer öyle bir şey yapmış ki her şeyi kayıt altına almış. Yani kitaplarını hepsini kayıt altına almış. Bazıları günümüz Türkçesine aktarılmış çoğu aktarılmamış ama yine de herhâlde o bilinçle inanılmaz güzel bir şey yapmış. Yani nispeten işimizi bir parça kolaylaştıran yine Besim Ömer’in kendisi oldu.”