Oyunculuk Sanattan Çok ‘Zanaat’

Uzun süre tiyatro yapıp sonra sinemaya adım atan Tansu Biçer, ikisini birarada götürmeyip tiyatroya ara verdi. Altı yıldır birçok filmde ve dizilerde rol alan Biçer, son filmi Toz Ruhu ile 21. Altın Koza’da en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandı. Oynadığı filmler ise festivale seçilip ödül aldıkça adından daha da söz edilmeye başlandı. Yardımcı roller yerini başrole bırakınca ne kadar başarılı bir oyuncu olduğunu görmüş olduk. Önce ‘Neden Tarkovski Olamıyorum’daki başrolü, sonra da ‘Toz Ruhu’nda Metin karakterini etkileyici bir üslupla canlandırması, Tansu Biçer’i sanat sinemasının aranan oyuncusu kılacağı aşikar. Mithat Alam Film Merkezi’ne konuk olan Biçer oyunculuk, sinema, diziler ve televizyon üzerine açıklamalarda bulundu. Programın moderatörü ise Barış Saydam’dı.

TİYATRODAN SONRA SİNEMA DAHA KOLAY

Sinema oyunculuğuna ilk başladığında tiyatroya devam ederken ilerleyen zamanlarda tiyatroyu bırakıp sadece dizilerde ve filmlerde rol almaya başladı. Tiyatro kökenli oyuncu, sergilediği canlı performanslar, sürekli kurulup toplanan sahne ve peşpeşe girilen farklı karakterlerden sonra kamera karşısında daha rahat ettiğini söyledi. Sinema öğrenmeye arzu ve istekle yaklaşınca giydiği karakterleri daha yaratıcı kılabildiğinden bahseden oyuncu, tiyatro ve sinema oyunculuğu arasındaki fark sorulunca da ‘canlı olan performans, sinemada kameraya bırakıyor yerini, tiyatroda oyuncu ön planda olurken, kamera karşısında diğer unsurlarla birlikte oyuncuya olan dikkat dağılabiliyor. Büyük ve küçük oynamayı da buraya bağlayıp ‘tiyatroda odak noktası olunca büyük oynuyoruz sinemada ise ilgi oyuncu üzerinden dağılınca büyük oynamaya gerek kalmıyor’ dedi.

filmarasi-tansu-bicer2ONUR ÜNLÜ’NÜN SENARYOLARI ZORDUR

Onur Ünlü ile tanışıklığından bahseden oyuncu ilk tanışma sonrası Ünlü ile çalışmaya hemen karar verdiğinden bahsetti. ‘Onur Ünlü ile sette çalışmak çok rahattır, insanı zorlayan kısmı senaryoları. Çekimlerde senaryo ile boğuştuğum zamanlar oluyor çünkü oyuncunun sürekli kafasının çalışması gerekiyor.’ Onur Ünlü karakterleri trajikomik kara mizahtan beslenen karakterler, bu anlamda Türk sineması ve kara mizah ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz sorusuna ‘kara mizah yeni birşey değil, ben mizah deyince onu anlıyorum zaten. İçinde trajediyi barındırıyor olması komik oluyor. Kara mizahta sen kendini dışarı koyup yapmıyorsun, kara olmayan mizahta dışarıdan birine bakabiliyorsun. İnsanın kendi ile yüzleşmesi bunun artmasında etkili bir durum.’

ÖDÜL HEDEFLEDİĞİM BİRŞEY DEĞİL

Aldığı ödülleri önemseyen fakat yaptığı işi hiçbir zaman ödül amacıyla yapmadığını söyleyen oyuncu, ödüllerin hayatında birşeyi değiştirmediğini hayatına kaldığı yerden devam ettiğini söyledi. Adana Film Festvalinde en iyi erkek oyuncu ödülünde bir aday ‘Toz Ruhu’ filmi ile Tansu Biçer, diğer aday ‘Neden Tarkovski Olamıyorum’ ile yine Tansu Biçer gibi bir durumun yaşanması durumunu denk gelme ile açıklayan oyuncu ‘sanki bütün filmlerde ben oynuyormuşum gibi bir algı var bu bir yanılsama, festivale giren filmlerin yanı sıra girmeyen daha fazla film var ve bu filmler görmezden gelinmemeli. Ben iki filmde oynadım ve ikisi de festivale seçildi. Bu durumda benim yapabileceğim birşey yok’ dedi.

‘BEŞ KARDEŞ’ RAİTİNG KURBANI

Kendine has oturmuş kitlesi olan Onur Ünlü’nün son projesi Beş Kardeş dizisi raiting sıralamasında gerilere düşünce yayınına ara verildi. Dizi yaz sezonunda yeniden seyircinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

OYUNCULUĞUN TEMELİNDE DUYARLILIK VAR

‘Oyuncuda, oynama kabiliyeti ve duyguları canlandırma kabiliyetinden öte, dünyaya ve çevreye karşı duyarlılığının açık olması gerekiyor.’

‘Oyunculuk bir anlamda bir mağaranın içinden girmek demektir. Sen meslek olarak bunu seçmişsin. O anları açmayı ve neyi vermek istiyorsan onu en iyi şekilde karşı tarafa aktarıp herkesin anlamasını sağlamakla görevli hissediyorsun kendini. Verilen rolü oynamayı ‘açmak’ olarak görüyorum ve bu anlamda da sanattan çok zanaata yakın buluyorum oyunculuğu. Sanatçı yaptığı işi kendine ait kıldığında o işi biricikleştiriyor. Mesela Hamlet binlerce kişi tarafından oynandı ama hiçbirinde aynı olmadı. Canlandırılan karakter kendi duyarlılığı ve kendi bakış açısıyla açılırsa ve o açılan şeye girmekten korku duyulmazsa bunun sonunda bir yere ulaşmış olmasa da böyle bir şeye cesaret edilmesi amacın kendisi oluyor.’

TELEVİZYON BİR DÜKKAN

Televizyonun öncelikleri ve işleyiş tarzı üzerine de sorulan sorular üzerinden düşüncelerini açıklayan Biçer, dizilerin kanal ile anlaşmalarının reklam firmalarının belirleyiciliğine kurban gittiğini ve Beş Kardeş gibi bir çok projenin bu sebepten yayın hayatına devam edemediğini söyledi. ‘Televizyon bir dükkan ve Beş Kardeş dizisi zaten o kanal reklam alsın diye yapılmış bir iş. Kanal para kazanmak odaklı bakıyor tüm işlere. Televizyon senin iyi oyunculuğun ve iyi senaryolarınla çalışmıyor.’

‘Türkiyede telif sıkıntılarının devam ediyor, Avrupada ise aradan geçen yıllara rağmen oyuncular hala eski işleri ile ilgili telif alırken burada telif almak şöyle dursun ana paralarını bile alamıyorlar.’

Zehra Ayçiçek: 1980 İstanbul doğumluyum. Sarıyer İmam-Hatip lisesinden 1996’da mezun oldum. Şu an İstanbul Üniversitesi Felsefe (Açıköğretim) son sınıftayım. 2010’da Tarih Kültür derneğinde düzenlenen fotoğrafçılık kursuna, İsmek ve BİSAV’da da Osmanlıca kurslarına katıldım. Bir dönem BİSAV’ın sanat, edebiyat ve sinema seminerlerini takip ettim. Film Arası Dergisi’nin Mart 2014’de Beyoğlu Gençlik Merkezi’nde düzenlediği Sinema okuluna katıldım. Şu an Film Arası Dergisi bünyesinde aktif olarak görev alıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir