Gezici Festival’de Yönetmen Buluşmaları

Ankara Sinema Derneği’nin T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlediği Gezici Festival, 21. yolculuğuna 26 Kasım’da Ankara’dan başladı. Festival, Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde yapılan gösterimlerin ikinci ve üçüncü gününde iki başarılı kadın yönetmeni ağırladı.

27 Kasım Cuma günü Senem Tüzen’in ilk uzun metrajlı filmi Ana Yurdu, Ankaralı sinemaseverlerle buluştu. Venedik Film Festivali’ndeki dünya prömiyerinden sonra, Adana Altın Koza ve Varşova Film Festivallerinden ödüllerle dönen, geçtiğimiz günlerde de 9. Asya Pasifik Film Ödülleri’nden En İyi Senaryo ödülüyle ayrılan Ana Yurdu’nun yönetmeni Senem Tüzen ile yapımcısı Adam Isenberg, Türkiyeli seyirciyle ilk kez Gezici Festival’de bir araya geldi ve gösterimin ardından sinemaseverlerin sorularını yanıtladı. Sinemanın da pek çok sanat dalı gibi, yaşadığımız erkek egemen dünyada, erkek eliyle üretildiği için çoğunlukla baba-oğul filmleri izlediğimizi, kendisinin anne-kız ilişkisine yoğunlaşan bir film yapmak istediğini belirten Tüzen, “Bilinçaltı bir çöplük değil, benliğin merkezine giden çok katmanlı bir tünel. Önce kendi kompleks duygularımdan yola çıktım, sonra başka anne-kız ilişkilerini inceledim ve kendi içimde bilimsel bir temele oturtmak istedim” diye konuştu. Filmlerde genellikle taşraya bir güzelleme olduğunu da söyleyen Tüzen, “Taşra, toplumsallığından sıyrılmış imgesel bir fenomene dönüştürülüyor. Başkarakter Nesrin üzerinden eleştirdiğim de bu. Büyük hayaller ve saf birtakım beklentilerle gidiyor, ancak taşranın toplumsallığında eziliyor. Bu demek değil ki taşranın toplumsallığı kötüdür, ancak bundan tamamen izole olmuş ve bireyselliğe alışmış biri için taşranın sıkı ilişkileri yıkıcı olabiliyor” dedi. Lise döneminde Gezici Festival’e seyirci olarak geldiğini ve her sene festivali heyecanla beklediğini anlatan Senem Tüzen, Gezici Festival gibi gerçek sanat olarak sinema icra eden yönetmenleri ve filmleri seyircileriyle buluşturan festivalleri çok önemli bulduğunu ve Gezici Festival’in de bu işi çok iyi yaptığını söyledi. Tüzen, “Gezici Festival, gezmeye devam etmesi gereken bir festival. Daha fazla bütçesi olmalı ve daha çok gezmeli. Daha büyük bütçeyle, daha fazla ekiple Anadolu’nun sinema girmeyen pek çok yerine daha gitmesini ümit ediyorum” dedi. Filmin yapımcısı Adam Isenberg ise Gezici Festival’e ilk kez katıldığını ve film sektöründen biri olarak festivali çok samimi bulduğunu belirtti. Filmci ve seyirci arasında genelde çok fazla kişi olduğunu, Gezici Festival’de ise böyle hissetmediğini ifade eden Isenberg, “Gezici Festival’de seyircilerle kendinizi çok yakın hissediyorsunuz” diye konuştu.

İlk gösterimini Berlin Film Festivali’nde yapan Emine Emel Balcı’nın ilk uzun metrajlı filmi Nefesim Kesilene Kadar, 28 Kasım Cumartesi günü başkentli izleyicisiyle buluştu. Gösterimin ardından yönetmen Emine Emel Balcı ve görüntü yönetmeni Murat Tuncel festival seyircisiyle bir araya geldi. Balcı filmi hakkında, “Her karesinde olan bir karakter yazdığınız zaman oyuncunun inandırıcılığını yakalayamazsanız o noktada büyük bir taşa çarpıyorsunuz. Yani böyle bir film tasarlayınca, önce sizin ikna olmanız lazım. Siz ikna olmazsanız seyirci zaten ikna olmaz. Benim kendi ikna sürecim de biraz uzun sürdü” diye konuştu. Esme Madra’nın çok yetenekli bir oyuncu olduğunun altını çizen Balcı, “Onun yalın oyunculuğuna kapılarak oyuncu tercihinde Esme ile çalışmak istedim. Başlarda amatör bir oyuncuyla çalışıp daha çiğ bir gerçeklik yakalayabilir miyim hikayeye dair diye düşünüyordum ama ben senaryoyu ve diyalogları çok kurcalıyorum, bahsetmeye çalıştığım şeylerin derinliğine dair oyuncuyla da konuşmak istiyorum. Bu amatörler için büyük bir yük olabilirdi diye düşündüm” dedi. İzleyicilerden gelen soru üzerine filminin bir baba-kız hikayesi olmadığını söyleyen Balcı, “Benim niyetim başından beri genç bir kadının yaşamına dair bir film yapmaktı. Baba-kız ilişkisini kurarken baba benim için bir metafordan ibaretti. Filmsel açıdan; belki devletin, belki erkin, belki sistemin temsili olacaktı. Dolayısıyla filmi yazarken de çekerken de oradaki duygusal ilişkiye çok imkan vermek istemedim” diye konuştu. Gezici Festival ile yollarının ilk defa Bekleyiş isimli kısa filmiyle Kars’ta kesiştiğini anlatan Balcı, o günden beri festivalin kendisi için önem taşıdığını ve bu yıl festivalde uzun metrajlı filmi ile yer almanın kendisi için çok anlamlı olduğunu belirterek, “Gezici Festival, Türkiye gibi dağıtım açısından sorunlu olan bağımsız filmlerin seyirciyle buluşmasını sağlıyor. Festival sayesinde belki de hiç karşılaşamayacağınız insanlarla oturup filminizden bahsedebiliyorsunuz. Gezici Festival’in gittiği şehir için de sinemacılar için de çok önemli bir festival olduğunu düşünüyorum” dedi. Gezici Festival’in sinemacıları çok güzel yerlerle, salonlarla ve insanlarla buluşturduğunu ifade eden Murat Tuncel ise festivalin önemli bir görevi olduğunu ve gittiği şehirlerin sayısının zamanla daha da artmasını dilediğini söyledi.

Ağustos 2010’da yayın hayatına başlayan aylık sinema dergisi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir