Çanakkale’den Türk Sinemasına Bakış

Bu yıl ilki düzenlenen Çanakkale Kısa Film Festivali’nde, Çanakkale Zaferinin 100.yılı da olması dolayısıyla ‘Çanakkale Ruhu’nu anlatan kısa filmler iki gün boyunca izleyicilerle buluştu.
Festivalin ikinci gününde Sinema Yazarı Fırat Sayıcı moderatörlüğünde, müzisyen Saki Çimen, yönetmen Biray Dalkıran, sinema yazarları Serdar Akbıyık ve Alper Turgut’un katılımıyla ‘Türk Sineması’na Güncel Bir Bakış’ başlığında bir panel de düzenlendi.

Panelin ilk konuşmacısı Serdar Akbıyık; son dönem Türk sinemasında gişe ve festival filmleri arasındaki ayrılığa değinerek başladı sözlerine. Çanakkale ve festival bağlamında da dönem filmlerine değinen yazar, Türkiye’deki dönem filmlerinin yetersizliğini sinemamızın bir endüstri haline gelememesine bağladı; aynı meselenin arkaplanında ise entelektüellerimizin ‘kimliksiz’ oluşunun yattığını iddia etti. Entelektüellerin bu durumda olmalarının da filmlerin belirli bir ideolojiye bağlanmasına veya bu bağlamda değerlendirilmesine neden olduğunu söyledi. Sinemanın oturduğu, bulunduğu yer ile ilgili kendisine gelen bir soruya ‘Sinemaya tamamen sanat diyemeyiz, içerisinde bir eğlence de barındırır. Sinema dendiği zaman dünyanın neresinde olursanız olun akla Hollywood geliyorsa bunun ardında başka şeyler de vardır’ diyerek cevap verdi.

İkinci konuşmacı olan Alper Turgut; 102.yılına giren sinemamızda kötü cin filmlerinin ve romantik gözükmesine rağmen romantik olmayan filmlerin olduğunu söyleyerek söze başladı. Birkaç yönetmenin çabası ile Türk sinemasının bir ekol/okul haline gelmesinin mümkün olmadığına da değinen Turgut; AVM kültürünün de sinemayı büyük oranda etkilediğinden bahsetti. AVM kültürü ile birlikte sinemanın bir paket programa dahil olduğunu ve burada karşılaşılacak şeyin bir eser değil ürün olduğunu söyledi. Sinemamızın durumu ile ilgili olarak da birkaç önemli noktaya değinen yazarın bahsettiği meselelerden birkaçı; yaşanmışlıklarımızın içselleştirilememesi, özgün ve öncü işler yerine birbirinin kopyası olan taklit işlerin yapılması ve sinemanın bunca zamana rağmen hala bir sektör olamaması.

Yönetmen Biray Dalkıran da konuşmacılar arasındaydı. Genç yönetmen sinemamızın güncel sorunlarına değinirken en çok dikkat çektiği izleyicinin sinemaya olan uzaklığı meselesiydi. Sinemamızın geçmişle olan bağının kopuk olmasının yanında, erotik filmler kuşağıyla sinemadan soğuyan toplumun tekrar salonlara dönüşünün kolay olmadığına da değindi. 2006 yılından bu yana seyirci sayısının 5 kat artmasına rağmen sinemamızın hala emekleme döneminde olduğunu fakat gelecek için umutlu olduğunu ve yeni neslin çok daha hızlı ilerleyeceğini sözlerine ekledi.

Günün son etkinliği olmasına rağmen gerek öğrencilerin gerek öğretim üyelerinin katılımıyla ve bu izleyicilerin sorularıyla interaktif bir hal aldı panel. Kısıtlı zaman ve geniş bir konu sinema dünyasından isimlerin aktarımları ve gelen sorulara verilen cevaplar ile ele alındı.

Ağustos 2010’da yayın hayatına başlayan aylık sinema dergisi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir