Yoksunluk İçimizde

İki kısa filmin ardından çektiği Tekrar (Reprise -2006) adlı ilk uzun metrajlı filmiyle büyük beğeni toplayan Danimarkalı yönetmen Joachim Trier, ikinci filmi “Oslo, 31. Ağustos” ile de sinema çevrelerinden iyi not almıştı. Dingin tarzı ve kurgu alanındaki arayışıyla özgün bir çizgi tutturan genç yönetmen, ünlü bir fotoğrafçı ve ailesinin yaşadıklarına çevirdiği kamerasıyla iletişimsizliğin izini sürüyor. Başrollerini Isabelle Huppert, Gabriel Byrne, Jesse Eisenberg ve Devin Druid’in paylaştığı Sessiz Çığlık, hikâyesiyle bilindik, diyalog ve kurgusuyla da ayrı bir yerde konumlandırılması gereken bir yapım.

Isabelle Reed, savaş bölgelerinde (özellikle Ortadoğu’da) yaşananların izini süren ünlü bir fotoğrafçıdır. Bir kaza sonucu hayatını kaybeden Isabella’nın ölümü aile bireyleri arasında farklı biçimlerde yankı bulur. Eşinin ölümünün 3. yılında, onun çektiği fotoğraflardan oluşan bir sergi için çocuklarıyla yeniden bir araya gelen Gene, trajik ölümün çocukları üzerinde kalıcı hasarlar bıraktığını farkeder. Annesinin ölümüyle büyük bir boşluğa düşen küçük oğlu Condrad ve uzun süre sonra ailesinin yanına dönen ağabey Jonah, ölen annelerinin ardında bıraktığı sorulara cevap ararken, babalarıyla ilişkilerini de gözden geçirirler.

Asıl Savaş İçeride

Önceki filmlerinde olduğu gibi Sessiz Çığlık’ta da hayatın satır aralarını okumayı tercih eden yönetmen Joachim Trier, ele aldığı klasik aile dramını derinlikli yorumları ve kendine özgü paralel kurgusuyla güçlü bir anlatıma dönüştürüyor. Bir yandan Ortadoğu’da yaşanan insanlık dramına bir kaç sahneyle de olsa değinen yönetmen, ünlü fotoğrafçının eşi ve çocuklarıyla yaşadığı iletişimsizlik halini gözler önüne seriyor. Eşiyle yaşadığı sorunları mesleğine duyduğu tutkuyla bastıran fotoğrafçının kişisel hikâyesini mercek altına alan film, aynı çatı altında yaşanan bir drama ayrı pencerelerden bakılabileceğini etkileyici bir dille beyazperdeye taşıyor.

Aile bireylerinin aradan geçen üç yıla rağmen hala etkisinde oldukları trajik kazayı üç ayrı bakışla seyirciye aktaran yönetmen, babanın ısrarla gizlediği ölüm nedenini ise saklı tutmayı tercih ediyor. Baba ve iki oğlun yaşadıklarını çarpıcı ayrıntılarla resmeden Sessiz Çığlık, yaşanan sorunlardan en çok etkilenen küçük kardeş Condrad’ın sevgisizlik ve umutsuzlukla örülü dramını öne çıkarıyor. Bir süre sonra bencilliğe sürükleyen kariyer yapma ve özel hayat kaygılarının aile, dostluk gibi olguları örselediğini incelikli bir dille gösteren film, başarılı oyunculuklarıyla da dikkat çekiyor.

Suat Köçer, 1980’de Erzurum’da doğdu. Ortaokul yıllarında hikâyeler yazarak başladığı yazma serüvenine, 2002’den itibaren İstanbul’da devam etti. Çeşitli ulusal dergilerde sürdürdüğü kültür sanat konulu yazılarının ardından, tamamen sinemaya yöneldi. Türk Sineması eksenli eleştiri, araştırma-inceleme ve röportajları ulusal gazete ve dergilerde yayımlandı. Ağustos 2010'da Film Arası sinema dergisini kurdu. Film Arası'nda yazı ve röportajları yayımlandı, TRT Türk'te haftalık olarak yayınlanan Film Arası isimli TV programını hazırlayıp sundu, ardından beş yıl süreyle Yeni Şafak Gazetesi'nde, sinema yazarlığı yaptı. Çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında sinema alanında danışmanlık yapan ve 2017'de devraldığı Malatya Uluslararası Film Festivali'nin direktörülüğünü iki yıl yürüten Suat Köçer, TVNET televizyonunda Sormasam Olmaz isimli sinema programını hazırlayıp sunuyor. Köçer, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında sinema alanında danışmanlık yapıyor. Yazarın ikisi hikâye, biri sinema ve biri de roman olmak üzere yayımlanmış 4 kitabı bulunuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir