Michael Myers 2.0

Halloween sinema tarihindeki uzun serilerinden biri. 1978 yılında hayatımıza giren seri, yakın zamanda vizyona giren Halloween Ends ile son buldu. Şimdilik. 78 yapımı John Carpenter şaheseri çekilmiş en iyi korku filmlerinden biri olarak kabul edilir. Yine Carpenter’ın yaptığı müziği korku melodisi denildiğinde The Exorcist ile akla ilk gelen birkaç korku melodisinden biridir. 81 yılında gelen devam filmi kötü bir film olmasa da ilk filmdeki tekinsiz atmosferi tam olarak koruyamadığını söyleyebilirim ancak 40 yılı aşkın süreye yayılan bu uzun seride öyle kötü yapımlar gördüm ki Halloween 2’ye kötü demenin haksızlık olacağını düşünüyorum.

Halloween Ends ile biten son üçlemeye gelelim. Halloween, Halloween Kills ve Halloween Ends filmlerinden oluşuyor. 70li yıllarda çekilen ilk filmden sonrasını yok sayıp seriyi 2018 tarihli Halloween filmiyle devam ettirme fikri parlak sayılabilir. Büyük bir kesim tarafından Rob Zombie’nin çektiği iki filme göre daha çok beğenildi. Laurie Strode’u yine direksiyona geçirerek yerinde bir karar almışlardı. Ünü artık ülkemizin sınırlarını aşan Haluk Bilginer’i Dr. Sartain olarak görmek de bizler için gurur kaynağıydı. Bu filmi ortalama üstü bulanlardanım.

Burada son üçlemenin yönetmeni David Gordon Green’den söz etmemek haksızlık olur. Seriye tekrar bir canlılık getiren Green, Stronger, Your Highness, Joe gibi farklı janrlarda filmler çekmiş bir yönetmen. 2021’de gelen devam filmi Halloween Kills çokça eleştirilmişti. Bunun nedeni Laurie’yi tamamen ikinci plana atan ve süresini iyi kullanamayan bir yapım olmasıydı. Lauire ile Michael arasındaki etle tırnak olma durumu bu filmde izleyiciye ne yazık ki verilememişti. Ben de filmi ortalama altı bulanlardanım. Michael meşhur bıçağıyla önüne geleni kesen bir manyaktan daha fazlasıdır çünkü. Bu duygularla son filmin yolunu tuttum. Epik bir final beklentisi içinde olduğumu da belirtmeliyim. Peki beklediğimi bulabildim mi? Maalesef hayır. Nedenlerine gelelim.

John Carpenter gibi korku janrının en büyük yönetmenlerinden birinin mirasını devralmak oldukça riskli bir karar. Sinema tarihine geçmiş bir ilk filmin üzerine bir üçleme çektiğinizde bunun altını doldurmanız gerekir. Green yaptığı üçlemede çıtayı her film biraz daha düşürerek büyük bir hata yapıyor. Görkemli bir finalle seriyi sonlandırsa önceki filmin sıkıntılarını göz ardı edebilirdik ancak Halloween Ends ikinci filmin de net olarak gerisinde bir yapım. Burada senaryo tercihinin başrolü oynadığını düşünüyorum. Michael Myers karakter olarak gizemli bir yapıya sahip. Bütün film ortalarda gezinen bir karakter değil ancak ekip bunu çok yanlış anlamış. Michael’a doyacağım bir film beklerken bütün film başka bir karakterin yolculuğunu izlemeyi hiç içime sindiremedim. Madem böyle bir yol izleyecektiniz bir film daha çekip bu filmi Corey üzerine kursaydınız keşke. Bu film bir Michael Myers filmi değil, en büyük sorunu da bu. Pasif ve bitik bir Michael izlemek beni çok rahatsız etti. Senaryo ekibinde Carpenter’ın olması da ayrı bir konu. Usta yaşlanıyor herhalde demekten kendimi alamıyorum. Halloween Ends gibi iddialı bir isim ile beklentiyi tavan yaptırıp gazı kaçmış bir içeceği önümüze dayamışlar adeta. Ne Lauire bildiğimiz Lauire, ne de Michael. Bir gizlenme ustası olan Myers’ı adeta bir lağım faresine çevirmişler. Kudreti bunca filmdir izleyiciye ezberletilen, şeytanın adeta dünyadaki yansıması olan karakterin bu şekilde işlenmesi beni çok şaşırttı. Filmin büyük bir bölümünde anneannesine erkek arkadaşını kabul ettirmeye çalışan bir ergenin hezeyanlarını izliyoruz. Corey’nin karakter gelişimini de sıkıntılı bulanlardanım. Hikaye kurgusu epey sorunlu. 2 saate yakın sürede daha iyi bir işleniş pekala mümkündü. Filmin finaline ise hiç girmek istemiyorum. Bunca filmdir akıllara gelmeyen bu parlak fikir ne hikmetse bir anda Laurie’ye malum olmuş adeta.

Genel olarak bakarsak serinin şimdilik son filmi, sinematografisi iyi olsa da sorunlu senaryosu ile bende büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Michael Myers gibi ikonik bir karaktere böyle sönük bir final hiç yakışmadı. Gişesinin de her şeye rağmen çok yüksek olacağını düşündüğüm bu yapımın altın yumurtlayan bir tavuk olduğunu düşünüyorum. Reboot olur, remake olur bilemem ancak bunun Myers ile son karşılaşmamız olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Umarım yeni filmler bunu bile aratmaz.

Keyifli ve bol sinemalı günler dilerim.

1984 yılında Karşıyaka’da doğdu. İktisat mezunu. 1989 yılında Tim Burton’ın Batman’ini 5 yaşında sinemada izledikten sonra sinemanın büyüsüne kapıldı ve o günden beri sinema aşığı. Her janrı sevmesine rağmen korku janrına gönülden bağlı. Geniş Plan adında sinema üzerine bir YouTube kanalı var ve fırsat yaratarak düzenli video çekmeye çalışıyor. Sinema sevgisini ve bildiklerini video dışında yazılar ile de okuyucularla buluşturmak istiyor. Ters Ninja sitesinde de yazmaya başladı. Düzenli olarak vizyonu ve dijital platformları takip ediyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir