Geçmişten Gelen Bir Nefeslik Tebessüm

Yakın tarihi onar yıllık periyotlar halinde mercek altına aldığımızda neredeyse her dönemin belirgin ve ayırt edici özellikleri olduğu görülebilir. Benim gibi seksenlerin ikinci yarısında dünyaya gelmiş olanlar için doksanlı yıllarda geçen çocukluk dönemi, oldukça zengin bir görsel hafızayı da beraberinde getiriyor. Öncesinde sokakta oynayarak, sonrasında ise evde bilgisayar oyunları ile büyüyen nesillere kıyasla hem sokakta hem de evde büyüyen bir neslin mensubu olarak doksanlar için tadı damakta fazlasıyla kalan bir dönemdir diyebilirim.

Dönemin yer eden yapımlarına bugünden bakıldığında nostaljik hisler tavan yapıyor olsa da aynı dönemin karakterlerinin bugüne yaptıkları ziyaret, akıp giden zamanın gerçekten bir ilaç olup olmadığı konusunda karmaşaya sebebiyet veriyor. Televizyon tarihinin 1994’ten 2004 yılına kadarki dönemine damgasını vuran ve sonraki yıllarda da ilginin hiç eksik olmadığı efsanevi Friends ekibi 17 yıl aradan sonra Friends Reunion adlı özel bir anma programı ile yeniden izleyicisi ile buluştu. Friends dizisini daha önce izlememiş olan kitle içerisinden, pandemi nedeniyle evlerde çok daha fazla zaman geçirilen şu günlerde diziye sıfırdan başlayıp bitiren yeni takipçiler de Friends Reunion özel bölümünü bekleyenler listesine dahil oldular. Tıpkı bu yazıyı kaleme alan kişi gibi.

Ross, Rachel, Monica, Chandler, Joey ve Phoebe’nin dostluklarını anlatan dizinin samimi ve mizahi dili neredeyse her bölümü özel kıldı. Uzun süreli televizyon yapımlarında yaşanabilen irtifa kayıplarının fazlaca hissedilmediği dizide karakter ve oyuncu uyumu, oluşan rağbette büyük paya sahip. Ütopik bir arkadaşlık ortamının çoğu izleyicinin mahrum olduğu bir düş dünyasında gezinmesi ile birlikte hayatın gençlikten yetişkinliğe evrilen sürecine kimi zaman sınırsız komedi kimi zaman da kaçınılmaz realiteler eşliğinde tanıklık ettik. Sosyal medyanın, cep telefonlarının, ezcümle bir ekrana gömülü kafaların bugün oluşturduğu trajik sahnelerin uzağında (veya yaygınlaşmadığı) bir dönemde geçiyor olması da, günümüzde (fakında olduğumuz halde) daha da uzaklaştığımız insani sosyalleşmenin devasa eksikliğini daha da acıtıcı hale getiriyor. İlerleyen zamanın tahmini gidişatı içerisinde dizinin hayranlarının ve yeni takipçilerinin özlem duygusu bu minvalde artacak gibi duruyor.

Dizi ekibinin yeni bir bölüm yerine özel bir anma programı formatında izleyici huzuruna çıkması tutarlı bir davranış. Zira yıllar sonra aynı kadroyla yeniden çekilen dizilerin eskisi kadar ilgi görmediklerine, geçmişe saygı bağlamında birkaç bölüm izlendikten sonra alakanın neredeyse tamamen kaybolduğuna ve tümden yayından kaldırıldıklarına sıklıkla şahit olunmuştur. Friends yapımcıları bu realiteyi bildikleri için zihinlerde yer etmiş olan büyünün bozulmaması ve de final bölümünde karakterlerin (dizinin bittiği 2004 senesinde Joey’nin yine Joey adlı yeni dizi ile yolculuğuna iki sezon daha devam etmesi haricinde) nihayete eren hikayesine halel gelmemesi adına dizinin kıyısında köşesinde dolaşarak beklentileri ustalıkla karşılamış oldular. Dizinin ana karakterlerinin yanında yan karakterlerin ve misafir oyuncuların güçlü varlığı da diziye apayrı lezzetler katmış idi. Ana karakterlerin her birinin ayrı birer bağımsız karakter oluşları, izleyici gözünde birbirlerine karşı baskın gelmeden özel bir yer edinmeleri, dizinin ana karakterlerinin yakinen gözlemlenme ihtiyacını da beraberinde getiriyor ve 17 yıl önceki o son kareden sonra yaşadıkları fiziksel değişimler radarlara ayrı ayrı takılıyor. Örneğin Ross karakterine hayat veren David Schwimmer’ın yıllara meydan okuyan gençliği ile dizinin en espritüel karakteri Chandler’a hayat veren ve uzun yıllardır madde bağımlılığına bağlı sorunlarla boğuşan Matthew Perry’deki trajik değişim dikkat çekiyor. Yaşanan her güzel anın elbet bitecek olması gerçeğine karşı, geriye kalan hoş hatırların sükunet verici varlığı insan için en azından bir teselli ikramiyesi.

Friends sonrası çekilen benzer temalı How I Met Your Mother dizisi ciddi bir hayran kitlesi oluşturmuş olsa da bilgi çağı öncesi son demlerin ürünü olan Friends dizisinin insani büyüsü çok daha etkili ve doksanların nevi şahsına münhasır karakteri de eklendiğinde Friends dizisi her daim özel kalmayı başaracaktır. Gelecekte belki bir zaman, sosyal hayatın merkezinde yeniden insan var olursa yeni arkadaşlıklar yepyeni hikayeleri ile izleyicilerin ortak hislerine tercüman olacaklardır.

1986 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden 2008 yılında mezun oldu. Öğrencilik yıllarından itibaren çeşitli film atölyeleri ve akademi çalışmalarına katıldı. Çeşitli kurumsal firmalarda sürdürdüğü profesyonel iş yaşantısı ile birlikte 2012 yılından bu yana Film Arası Dergisi’nde film kritikleri ve çeşitli sinemasal araştırmalar yazmaktadır. Aralık 2013 döneminden itibaren derginin Yayın Kurulu Üyesi’dir. İngilizce bilmektedir.