Bambaşka Bir Cem Yılmaz

Karakomik Filmler serisi ile birlikte sinema dilini alışılmışın dışına taşıyan Cem Yılmaz, seride yer alan Ayzek karakterinin üzerine inşa ettiği Do Not Disturb filmi ile dijital platformda izleyicisinin karşısına çıktı. Film, gemi personeli Ayzek’in pandemi ile beraber işsiz kalması neticesinde yeni bir iş yaşamına girişini ve çalıştığı otelde yaşadıklarını anlatıyor. Komedyenlerin pek çoğunun son yıllarda dijital platformları tercih etmesi kamuoyunda tartışılan bir konu.

Cem Yılmaz’ın sinema salonunda gösterime girmiş bazı filmlerinin arzulanan gişeyi yakalayamaması neticesinde filmlerinin eskisi kadar komik olup olmadığı konusu gündeme gelmekte. Tüm dünyada komedyenlerin ortak yazgısıdır belki de bu konu. Alışılagelen mizah dilinin, ilerleyen yaşa bağlı olarak değişmesi zorunluluğu izleyici için de komedyen için de zor bir dönüşüm süreci ne yazıkki. Sinema tarihimizde yıllar evvelki mizah dilini ilerleyen yaşında aynen yansıtmaya çalışan oyuncuların varlığı sıklıkla görülür ve böylesi örneklerle beraber ciddi bir performans düşüklüğü de beraberinde gelir. Cem Yılmaz’ın değişim çabasını olumlu  bulanlardanım ve Do Not Disturb filmi de gayet başarılı bir yapım.

Sosyal medyanın ve sosyal medyanın yarattığı fenomenlerin bilinçli ya da bilinçsiz olarak esiri haline gelmiş pek çok insanın bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma hastalığını trajikomik bir şekilde yansıtan film, bu acı gerçekliği baştan sona yansıtarak günümüzün güncelliğini gayet yerinde bir şekilde yakalıyor. İnsanların kendi kişiliğini tanımaya emek sarf etmeden kopyala-yapıştır bilgilerle birbirine tamamen benzeyen yaşamlara hapsolması, hayattan alınan lezzeti de ciddi şekilde düşürüyor ve Ayzek tam da bu sarmalın içinde kalıyor. Yaşananların hayal mi yoksa gerçek mi olup olmadığı konusundaki karmaşa, filmin ilk yarısında örülen tüm hikayelerin üzerine karabasan gibi çöküyor. Kendi gerçekliğini fark eden ya da fark etme çabasına giren insanların, sunulan tüm yapay karakterlere ve şablonlara karşı zorlu bir mücadeleye girişmesi ile beraber sis perdesi finale doğru kalkmaya başlıyor.

Mutlu olduğunu zanneden ama gerçekte hiç de mutlu olmayan insanların suni gülümsemelerinin ardına saklanan hüzün, Cem Yılmaz gibi sürekli güldürmesi beklenen bir ismin elinde ustalıkla sunulurken elbetteki dolu dolu bir güldürü izlemek mümkün olmuyor. Her Şey Çok Güzel Olacak ve Hokkabaz filmleri ile beraber hüzünlü yanını da sergileyen Cem Yılmaz, İftarlık Gazoz filminden sonraki örneklerinde beraber başka bir yola girdiğinin sinyalini vermişti. Yeni Cem Yılmaz’ın en olgun meyvesi Do Not Disturb. Sürekli güldürmesi beklenen bir ismin bu yeni diline alışmak kolay değil elbet. Özellikle filmin yer yer karışık bir forma bürünmesi de filmi güçleştirebiliyor. Fakat kara mizah yolunda kararlı adımlarla yürüyeceğini gösteriyor Yılmaz.

Bu bahsedilenlerle beraber Cem Yılmaz’ın bundan sonraki yapımlarını daha üst seviyeye çıkartması da açık bir gerçeklik olarak durmakta. Zira izleyici nezdinde açılan kredi de tükenmez değildir. Dijital platformla iyiden iyiye haşır neşir olan Yılmaz’ın önündeki en büyük engellerden biri hızlı tüketimin elzem olduğu dijital platformun yer yer özentisiz olabilen diline alışmak olur. Bu da beraberinde, tıpkı video çağında olduğu gibi bazı ünlü isimlerin B sınıfı filmlere ve giderek azalan dar bir kitleye mahkum olmasına paralel bir sonucu doğurabilir. Cem Yılmaz’ın bu yeni tarzını daha da olgunlaştırarak sinema salonlarına geri dönmesini ümit ediyorum.

PAYLAŞ

1986 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden 2008 yılında mezun oldu. Öğrencilik yıllarından itibaren çeşitli film atölyeleri ve akademi çalışmalarına katıldı. Çeşitli kurumsal firmalarda sürdürdüğü profesyonel iş yaşantısı ile birlikte 2012 yılından bu yana Film Arası Dergisi’nde film kritikleri ve çeşitli sinemasal araştırmalar yazmaktadır. Aralık 2013 döneminden itibaren derginin Yayın Kurulu Üyesi’dir. İngilizce bilmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir