“Andropoz” Kara Komedi mi?

Andropoz, Engin Günaydın ile Taylan Biraderler’in son ortaklığı. Yakın zamandan Vavien ve Azizler filmleri akla gelse de ortaklık daha eskiye dayanıyor. Kenan İmirzalıoğlu ile Uğur Yücel’in polisiyesi Alacakaranlık ve tarihi dizimiz Muhteşem Yüzyıl’da da ortaklıkları söz konusuydu.

Engin Günaydın farklı janrlarda başarılı performanslarıyla hatırladığımız çok yönlü bir oyuncu. Aile Arasında gibi başarılı bir gişe komedisi yanında, Yazı Tura gibi halen hakkı teslim edilmeyen sağlam bir savaş sonrası travmayı işleyen dramada da oynamıştı. Stand-up’tan tiyatroya hatta senaristliğe kadar yelpazesi geniş biri. Andropoz projesinin de senaryosu kendisine ait. Risk almamış ve dümene iyi anlaştığı Taylan Biraderler geçmiş.

Dizimiz ortalama 45 dakikadan 6 bölüme sahip. Vücudunda oluşan değişimlerden ne hissedeceğini bilmeyen bir adamın sancıları olarak başlayan dizi sonlara doğru bir Guy Ritchie suç filmine evriliyor. Başrollerinde Günaydın dışında Aile Arasında filminde başarılı bir performans sergileyen Derya Karadaş, mafya dizilerinin ağır ağabeyi Turgut Tunçalp, uzun zamandır sadece Nihal Yalçın ile atışmasından hatırladığımız Tamer Karadağlı var. Cast’ın geri kalanı da çeşitli dizilerden hatırlayacağımız oyuncular. Tamer Karadağlı gibi uzun süredir başarılı bir projede görmediğimiz bir oyuncunun kilit bir role seçilmesi risk. Günaydın’ın Halit rolü için ilk istediği isim kendisiymiş, Tamer Bey rolü ilk başta istememiş ancak sonradan anlaşılmış.

Oyuncuların performanslarına değinmek gerekirse, Günaydın her zamanki gibi iyi. Derya Karadaş’ı da kocasının yanında, vefakar eş olarak sevdim. Turgut Tunçalp mafyatik, sert imajına bir de zengin imajı eklemiş, yeterli bir performans. İşler Karadağlı kısmında biraz karışıyor. Diziye daha önce kendisini izlediğimiz Çocuklar Duymasın’daki Haluk karakterine yakın bir giriş yapıyor, tek farkı şive yapması. Bölümler ilerledikçe Halit karakteri de evriliyor ancak bu karakter gelişiminin haddinden fazla hızlı ve tutarsız olduğunu görüyoruz. Eşine aşık ancak flörtöz bir kocadan, eşine şiddet uygulayan bir adama, pişman olan ancak başka bir kadınla tekrar beraber olan birine, pişman olup teknolojiden uzak bir hayat yaşamak için Hindistan’a yerleşmeye karar veren birine dönüşürken, dizinin sonunda kendisini lüks bir teknede görüyoruz. 6 bölümde oradan oraya savrulan bir karakter olmuş ve Halit hangisi bilemiyoruz. Ben açıkçası oyunculuktan çok senaryo zaafiyetinden kaynaklı buldum. Yine de son zamanlarda sıkça eleştirilen oyuncu için farklı bir rol denebilir.

Senaryo bu dizide önemli bir unsur zira 6 bölümlük süreye göre epey fazla olay yaşanıyor. Janrı Günaydın, kara komedi olarak tanımlasa da Vavien’e bakarsak pek benzemeyen bir iş. Yer yer kara komediye çalsa da dizide absürt mizah da epey ağırlıklı. Komedi olarak ekranın başına geçen izleyicileri hayal kırıklığı kapıda diyerek uyarmak isterim. Ortalama 45 dakikalık bölümlerin kısa periyotlarında seyirci nefes alsın diye komedi hakim. Dizi yer yer epey güldürüyor ve bunu genelde durum komedisiyle sağlıyor.

Dizi genel olarak izlenebilir kalitede ve sıkmıyor. Janrlar arasındaki değişimler kimi izleyicileri yoracaktır ancak ben rahatsız olmadım. Dizide daha önce bahsettiğim Halit karakterinin gelişimi dışında rahatsız olduğum noktalara gelirsek; Şahinde karakterinin femme fatale, güçlü kadın imajı inandırıcı olsa da okla gezen eski eşinin sevgilisine gördüğü yerde ok atan bir karakter tür absürt mizah da olsa rahatsız edici. İzleyiciyi dizi herhalde kolluk kuvvetinin olmadığı ütopik bir evrende geçiyor tarzı düşüncelere sevk ediyor. Bunun dışında başroldeki çiftimizin çocuklarının da iyi kaleme alınmadığını düşünüyorum. Başta babaları kanser sanıp ağlayan çocuklar bir anda para peşinde koşan, girişimcilere dönüştü. Açıkçası hiç inandırıcı değildi.

Dizide olaylar yaşanırken araya mesaj yerleştirme kaygısı da güdülmüş. Halit’in teknoloji falan boş işler uzak durun derken, arabasında navigasyonun çalışması, hayat pahalılığının mesaj olarak her fırsatta vurgulanması güzeldi. Bunlar yer yer esprilerle verilmiş yer yer dramaya yedirilmiş.

Özetlersek yerli Netflix dizilerinin arttığı bugünlerde bu mini dizi ortalamanın biraz üstü bir iş olmuş. Aile ilişkileri üzerine yer yer güzel çıkarımları olan, her yaşın farklı keyifleri olduğunu ve buna göre kendimizi evriltmemiz gerektiğini iyi vurgulayan, maddi gücün her daim mutluluk getirmediğini iyi anlatan izlenesi bir yapım. Belirttiğim sıkıntıları göz ardı ederseniz keyifle izlemeniz muhtemel.

İyi seyirler dilerim.

PAYLAŞ

1984 yılında Karşıyaka’da doğdu. İktisat mezunu. 1989 yılında Tim Burton’ın Batman’ini 5 yaşında sinemada izledikten sonra sinemanın büyüsüne kapıldı ve o günden beri sinema aşığı. Her janrı sevmesine rağmen korku janrına gönülden bağlı. Geniş Plan adında sinema üzerine bir YouTube kanalı var ve fırsat yaratarak düzenli video çekmeye çalışıyor. Sinema sevgisini ve bildiklerini video dışında yazılar ile de okuyucularla buluşturmak istiyor. Ters Ninja sitesinde de yazmaya başladı. Düzenli olarak vizyonu ve dijital platformları takip ediyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir