Ayvalık Uluslararası Film Festivali Tüm Hızıyla Sürüyor

Seyir Derneği tarafından düzenlenen Ayvalık Uluslararası Film Festivali üçüncü gününü geride bıraktı. Festivalde gösterilen günün ilk filmleri Ezbere / By Heart ve Güvenli Bir Yer / Safe Place oldu.
Festivalde biletleri kısa sürede tükenen, ek seans konulan ve dün iki kez izleyiciyle buluşan Kar ve Ayı filminin gösterimi yönetmen Selcen Ergun, oyuncular Asiye Dinçsoy ve Saygın Soysal, görüntü yönetmeni Florent Herry, kurgucu Çiçek Kahraman ile yapımcı Nefes Polat’ın katılımıyla gerçekleşti. Kışın bir türlü bitmek bilmediği, doğa ve insan ilişkisinin daha görünür olduğu hayali bir kasabada geçen ve kasabaya gelen genç hemşirenin kendisini adım adım su yüzüne çıkan güç ilişkilerinin, sır ortaklıklarının ve şüphenin içinde bulmasını anlatan Kar ve Ayı gösterimi sonrası yapılan söyleşide Selcen Ergun şöyle dedi: “Karanlık bir masal diyorum ben bu filme. O masalsı dünyada, uzakta bir yerde kasaba varmış hissinde, İstanbul’un göbeğinde de yaşadığımız duyguları küçük bir evrene, bir mikrokosmosa koyduk. Bu duyguların daha belirgin ve görünür olduğu bir dünyada, ki doğanın içinde doğaya muhtaç ve doğadan bir taraftan korkan ama ona hükmetmeye çalışan insanların var olduğu bir dünya bu, bütün bu hikâye bir araya geldi.  Derdimiz zamansız ve mekânsız bir şey yaratmaktı. Benim derdim kasabayla değil, bunu bir kasaba filmi olarak görmüyorum. O masalda dışarıyla bağları kesilen, kar altında kalan, doğayla iletişimi olan ve bizim başkarakterimizin kendisini sonsuz boşluk içinde sıkışmış hissedeceği bir evrene ihtiyacımız vardı.” 
İşçi koğuşlarındaki yaşamları, ücretlerini alamayan işçilerin şantiye işgallerini ve büyük bir kentsel yıkımı anlatan Boşlukta belgeselinin gösterimi sonrası filmin yönetmeni Somnur Vardar ve kurgucusu Eytan İpeker birlikte seyircilerin sorularını yanıtladılar. Vardar, “Karakter takibi üzerinden bir film olmasını istemedik. Kentte kendi izlenimim üzerinden, kendi izlenimlerimin de çok yoğun olduğu, parça parça değişik aktörlerle karşılaştığım ama bütünde hepimizi ilgilendiren kolektif tortusu olan bir film olmasını istedim. Diyaloglara da hiç müdahale etmedik,” dedi. Eytan İpeker kurguya filmin neredeyse yüzde 99 çekilmiş olarak başladıklarını söyledi ve “Somnur kendi bir kurgu yapmıştı. Bir sürü karakter var. Belgesel sürecinde normal olarak kimin hikâyesinin nasıl gelişeceğini bilmiyorsunuz. Yan karakterler vardı. Karakterlerimizin olmadığı yerler vardı ki çok güçlüydü. Bir de filmi esas tetikleyen Somnur’un bakış açısı var şehre. Onların arasında denge kurup hepsini aynı filmde buluşturmaya çalıştık en çok,” dedi. Boşlukta öncesinde ise Fırat Yücel’in yönettiği 8 Mart 2020: Bir Günce adlı kısa belgesel film gösterildi.

Vietnam asıllı Fransız yönetmen Trần Anh Hùng’un 2023 Cannes Film Festivali’nden En İyi Yönetmen ödülü ile döndüğü Şeflerin Aşkı / The Taste of Things filminin gösteriminin ardından neredeyse tamamı mutfak tezgâhı ya da sofrasında geçen filmle ilişkili olarak Ocaktan Sofraya başlıklı bir konuşma gerçekleşti. İstanbul’u sebze, el yapımı ekmek, baharatlarla tanıştıran Zencefil’in mucidi sosyolog Ferda Erdinç, KRAFT’ta gerçekleşen, izleyici ile film arasındaki duyguyu sorarak başladığı konuşmasında “Bu film bir kitaptan uyarlama. Kitapta da filmde de gerçek hayata bir sürü referans var. Yemekteki en efsunlu şey yemek yapmaya başlarken damağa düşen tada ulaşma çabası. Bir tasavvurdur yemek. Yemeğin yapımı bitince bütün hikâye de bitmiş demektir. Film, yemeğin yapılışıyla ilgili içinde birçok figür olan koreografinin perdeye yansıması olarak tanımlanıyor yönetmence. Adeta senfoni gibi” dedi. Yemeğin hayatta kalmak için bir ihtiyaç olmasının yanı sıra müthiş bir metafor olduğunu söyleyen Erdinç, yemeğin dünyanın her yerinde insanlık tarihi boyunca kültüre, tarihe, arkeolojiye bile bağlayabileceğimiz bir etkisi olduğunu belirtti. Kadınların evdeki rolleri nedeniyle yemek yapmaya mecbur olunca sadece mutfağa sıkışan kimliklerini de o alanda ifade etmek zorunda bırakıldıklarını söyledi.

Berna Gençalp’in ilk kadın ressamlarımızdan Mihri Rasim’in hikâyesinin ve attığı cesur adımların peşine düştüğü belgeseli Kim Mihri sonrasında bir söyleşi gerçekleşti. Berna Gençalp, “Senaryo yazmayı bırakacağım dediğim anda Mihri ile karşılaştım, bir anda her şey değişti. Kaybolan ilk kadın değil, bulacağımız son kadın da olmayacak. Bizim bu kadınları bulmaya ve tanımaya ihtiyacımız var. Bu filmde benim yapmaya çalıştığım ve en çok hoşuma giden şeylerden biri de filmin umut veren bir tarafı olması. Mihri’yi bulmamızı sağlayan, bu filme emek vermiş olan bir dizi araştırmacı kadın var. Arkadaki ekibi kastediyorum aslında, kadınlı erkekli. Bütün bu insanların varlığı bence umut sebebidir,” dedi.

 

Filmin yapım ve araştırma sürecinin uzun sürdüğünü söyleyen yapımcılardan Yonca Ertürk, “Gerçekten yolda çok şekillendi. Çok röportajımız ve kayıtlarımız var, bir sürüsünü kullanamadık. Çok fazla insanın yardımı ve heyecanı oldu. Birçok insan bu filme destek verdi,” derken, filmin bir diğer yapımcısı ve aynı zamanda animasyon yönetmeni Berat İlk “Bu araştırma ve yapım süresinin uzaması bize çok yaradı. Animasyon çok uzun sürede üretilen bir şey. Burada farklı bir sürü teknik ve sanatçıyla buluşmamıza sebep oldu, bu da filme bir katkı sundu diye düşünüyoruz,” dedi.

 

Filmde animasyon olarak üretilen Mihri’ye hayat veren Feride Çetin, “Bütün sürece beni de dâhil ettikleri için minnettarım. Deneyimlemediğim çalışma tekniklerini deneyimledim. Mekânlarda da bulundum, ruhunu koklama fırsatım oldu. Mihri, her yerde sıfırdan başlıyor, hiçbir zaman yenilmiyor, yıkılmıyor, insanların ne düşündüğünü umursamıyor. Her zaman ayakta duruyor, takdire şayan ve her zaman böyle bir figür olarak anlatılası bir kadın,” dedi.

 

Geçtiğimiz yıl Venedik Film Festivali’nde yarışan, İran hükümetinin tüm yasaklarına rağmen sinema yapmaya devam eden Jafar Panahi’nin gerçek ve kurmacanın iç içe geçtiği filmi Ayı Yok / No Bears filminin gösterimine uygulayıcı yapımcısı Nader Saeivar, kurgucusu Amir Etminan ile yürütücü yapımcısı ve filmde rolü olan Sinan Yusufoğlu katıldı. Jafar Panahi’nin selamlarını ileterek sözlerine başlayan Sinan Yusufoğlu, “Nader Saeviar, Jafa Panahi’nin Türkiye’de film yapacağını söyledi. Ben de çok heyecanlandım. Tabii yasaklı, İran’dan çıkamıyor ama bir anda kaçak yollarla Türkiye’ye gelip film yapacağını düşündüm ve elbette kabul ettim. Sonra gelemiyorum, internet üzerinden film çekeceğiz dedi. Süreç öyle başladı. Çok enteresan bir süreçti. Galiba Yılmaz Güney’in hapishanede film yaptığı dönem gibi, uzaktan film yapmaya dair çok ilham verici, çok güçlü ve enteresan bir süreçti,” dedi. Nader Saeviar ise “Jafar abi ile biz 2016’dan beri film yapıyoruz, çok yakın arkadaş olduk. Senaryoları birlikte yazdık, ekip olduk,” dedi. Amir Etminan ise kurgu sürecinin kendisi için bir masterclass gibi geçtiğini söyledi.

ASKEV Sera’da yönetmen Deniz Yüksel Abalıoğlu’nun ve filmin kurgucusu Eytan İpeker’in katılımıyla Maffy’s Jazz belgeseli gösterildi. Şubat 2022’de 92 yaşında hayata gözlerini yuman, Türk caz trompetçisi Maffy Falay’a Stockholm banliyölerindeki tek odalı evinde farklı zaman dilimlerinde eşlik ederek, izleyiciyi onun hayatının izinde bir yolculuğa çıkaran belgesel için yönetmen Abalıoğlu, “Filmde ilk gördüğünüz kareler İzmir’de ilk tanıştığımız, 2006’lı yıllardan. O zaman ilk kez tanışmıştık, sonrasında da bağlantımız hiç kopmadı. ‘Filmde çok samimi bir hava var, bu samimiyet nasıl kuruldu’ diye soruluyor çok. Ben Maffy’nin çok açık olduğunu ve izin verdiğini, benim nasıl bir şey yapmak istediğimi anladığını düşünüyorum. İkimiz karşılıklı, birbirimiz için bir şey yaptık. Maffy’nin buraya bir hasreti kesinlikle vardı, şu anda da vasiyeti üzerine burada, Kuşadası’nda yatıyor. Çok değer görmediği ve bilinmediğinden, cazın da çok bilinmediğinden yakınıyordu. Belki öyle bir küskünlük vardı. Keşke bana gelseler ve sorsalar gibi bir isteği vardı. Kendisini ve müziğini Stockholm’de var edebildiği için uzun süre orada kalmış, hayatını orada geçirmiş,” dedi.

 

Eytan İpeker kurgu sürecine dair “Aslında kısıtlı diyebileceğim bir malzeme vardı. Dolayısıyla malzemeyi çok iyi kategorize edip düşünmemiz gerekti. Her milimetreyi değerlendirmemiz gerekiyordu. Deniz’le konuştukları zaman konudan konuya atlanıyor, tutarlılığı olan bir akış yok. Çoğu belgeselde olan da biraz böyle bir sürecin parçası. O sırada ne oluyorsa, yönetmen ona göre bir şekilde durumla dans etmeye çalışıyor,” dedi. Gösterimin ardından caz vokalisti Sibel Köse ve piyanoda Kürşad Deniz mini bir konser verdi.

 

Festivalde izleyiciyle buluşan günün diğer filmleri ise Ezbere / By Heart, Güvenli Bir Yer / Safe PlaceŞeflerin Aşkı / The Taste of ThingsNarsistle Aşk / Just the Two of Us, Çözümler Kitabı / The Book of Solutions, Sararmış Yapraklar / Fallen LeavesRebecca Zlotowski imzalı Başkalarının Çocukları / Other People’s Children ve Kabahatliler / The Delinquents oldu.

 

Festivalde Bugün (17 Eylül)

Usta sinemacı Jean-Luc Godard anısına Fransız Kültür Merkezi ve Sinematek/Sinema Evi işbirliği ile gösterilen Nefret / Le Mépris Vural Sineması’nda, Jafar Panahi imzalı Ayı Yok / No Bears ikinci gösterimi ve ekip katılımıyla Sanat Fabrikası’nda saat 12.00’da gösterilecek.

 

14.00’da Zach Braff’ın yazıp yönettiği, başrolleri Midsommar filmiyle tanınan Florence Pugh ve usta oyuncu Morgan Freeman’ın paylaştığı Yeniden Başla / A Good Person Vural Sineması’nda, Christian Petzold’un dünya prömiyerini yaptığı 2023 Berlin Film Festivali’nden Büyük Jüri Ödülü’yle döndüğü son filmi Kızıl Gökyüzü / Afire ise Sanat Fabrikası’nda beyazperdede olacak.

 

İlk gösterimi bu yıl Rotterdam Film Festivali’nde gerçekleşen Umut Subaşı’nın festivalden bu yıl Mey|Diageo’nun desteğiyle verilen Yeni Bir Senarist Ödülü’nü kazanan ilk uzun metraj filmi Sanki Her Şey Biraz Felaket 16.30’da Vural Sineması’nda yönetmen Umut Subaşı, yapımcı Cemre Erül ve oyuncu Melisa Bostancıoğlu’nun katılımıyla gösterilecek. Saat 16.30’da Sanat Fabrikası’nda izleyiciyle buluşacak yapım 2023 Cannes Film Festivali’nin açılış filmi Maïwenn yönetmenliğindeki Jeanne du Barry olacak.

 

İlk gösterimini Selanik Film Festivali’nde yapan ve geçen yıl Hollanda’nın Oscar adayı seçilen yazar-yönetmen Martijn de Jong’un dokunaklı filmi Vurgun Yemek / Narcosis 19.00’da Vural Sineması’nda gösterilecek. Gösterim sonrasında Martijn de Jong, salonda izleyicilerin sorularını yanıtlayacak. Tunuslu yönetmen Kaouther Ben Hania’nın, Cannes Film Festivali’nden Altın Göz (En İyi Belgesel) ödülüyle dönen filmi Dört Kız Kardeş / Four Daughters ise 19.00’da Sanat Fabrikası’nda gösterilecek.

 

Vural Sineması’nda Nanni Moretti’nin Cannes Film Festivali’nde yarışan yeni filmi Güzel Günler / A Brighter Tomorrow, Sanat Fabrikası’nda Gülsel Özkan’ın Yunanistan ve Türkiye arasında 100 yıl önce gerçekleşen 2 milyondan fazla insanı etkilemiş mübadeleye dair belgeseli Sıla Hasreti saat21.30’da gösterilecek. Gülsel Özkan film sonrası izleyicilerle buluşacak.

 

ASKEV Sera’da gösterilecek filmlerse Harun Yel’in yönettiği YeryüzündekilerÇağlar Odabaş imzalı Tinebe ile Pınar Öğrenci’nin filmi Turkish Delight olacak. 20.30’da gösterilecek filmlere yönetmenler Harun Yel ve Çağlar Odabaş da katılacak.

 

Ayvalık Büyük Park Amfitiyatro’da günün filmi İlker Çatak’ın, ilk gösterimi 2023 Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünde gerçekleşen, Almanya’nın bu yılki Oscar adayı olarak seçilen bol ödüllü yeni filmi Öğretmenler Odası / The Teacher’s Lounge olacak. Eski Köylü Pazarı’nda ise Ömer Kavur’un Ayvalık’ta çektiği 1981 yapımı Kırık Bir Aşk Hikâyesi izleyiciyle buluşacak.

 

Festival kapsamında bugün 17.30’da ASKEV Sera’da düzenlenecek Kurgucu ve Malzeme başlıklı konuşmada Bizim Büyük Çaresizliğimiz, Gişe Memuru, Anons, Kızkardeşler ve Kar ve Ayı gibi filmlerin kurgucusu Çiçek Kahraman kurgucunun malzemesi olan görüntüyü nasıl ele aldığını paylaşacak.

PAYLAŞ

Ağustos 2010’da yayın hayatına başlayan aylık sinema dergisi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir