Kendimi “Uzun Metraj” İçin Cesaretlendirmeye Çalışıyorum

Kendisini tek kelimeyle “hayalperest” olarak tanımlayan Anıl Kaya ile çok sayıda festivalde gösterilen kısa filmi “Dün, Bugün, Yarın”  üzerine sohbet ettik… Genç yönetmenin sinema serüveninin dünü, bugünü ve yarınına ilişkin ipuçların da yer aldığı röportajımızı keyifle okumanızı dileriz…  

 

saca tanımlasan kimdir Anıl Kaya?

Çok kısa tanımlayayım; hayalperest.

Sinema ile ilişkinden bahseder misiniz biraz?

Sinema ile ilişkim herhangi bir sinemaseverden farklı değildir. Her şeyden önce film izlemeyi çok severim. Herkes gibi sıkıcı bir filme dayanamam. Bir filmin her şeyden önce keyif vermesi gerektiğine inanırım.

Hayatınıza, kariyerinize ilişkin hayalleriniz ve hedefleriniz neler? Klasik bir soru 5 yıl sonra nerede görmek istersin kendini?

Şimdiye kadar sadece kısa metraj filmler yaptım. Artık kendimi uzun metraj için cesaretlendirmeye çalışıyorum. Tam olarak beş yıllık bir gelecek planı olmasa da ilerisi için hayalim bu. 5 yıldan erken gerçekleşirse çok mutlu olurum tabi ki.

İlk filmini yapma sürecini anlatır mısın? Bittiğinde neler hissettin?

Benim ilk filmimi yapış hikâyem biraz değişik. Ben okuldayken filmden çok grafik tasarımı ile ilgiliydim. Son seneme geldiğimde bölüm başkanımız bana grafik üzerine bir bitirme projesi hazırlamam için izin vermedi. Film çekeceksin dedi. Ben ilk senaryomu mecburiyetten yazdım. Her ne kadar şu an izlemeye tahammül edemesem de filmi bitirdiğimde aldığım haz paha biçilmezdi. O zamanki hocam Andreas Treske’yi keyifle anarım hep.

Kısa filmlerde en büyük sorunlardan biri bütçe sen filmlerinin bütçelerini nasıl ayarlıyorsun?

İlk filmimi kendi biriktirdiğim parayla çekmiştim. Zaten çok büyük paralar da harcamamıştım. Daha sonraki işlerimde gittikçe bütçeyi büyüttüm. Biraz çalışıp kazandıklarımdan, biraz eşten dosttan.

Son filmim de bütçe denebilecek bir para harcadım. Uzun süre hiç bir yerden para bulamadıktan sonra o zamanlar çalıştığım şirketin ortaklarından Volkan Çağsal imdadıma yetişti. Onun sağladığı maddi destek ve yapımcım Yağmur Dolkun’un Depofilm ile beraber prodüksiyon desteği bir araya gelince Dün Bugün Yarın gerçek oldu. Onlara bir kez daha teşekkür edeyim buradan.

film arasi-dun-bugun-yarin-Dün, Bugün, Yarın’ın hikâyesi nasıl ortaya çıktı? Çekim sürecini anlatır mısın?

Dün Bugün Yarın, yaşadığım tekrarlardan, gelgitlerden ortaya çıktı. Yazarken biraz süslendi. Şimdi hepimiz böyle şeyler yaşıyoruz diye cümleler kurmak istemiyorum. Kişisel bir hikâyeyi, kendimce bir dünya kurarak anlatmaya çalıştım.

Çekim süreci benim için inanılmaz deneyimlerle dolu bir süreç oldu. Özgür ve Yağmur ile ilk buluşmamızdan, ‘Paydos’ diyip gecenin bir vakti yatağa döndüğüm ana kadar birçok şey öğrendim. Para yönetimi, kalabalık bir ekiple çalışma deneyimi, çocukluk kahramanlarımızdan Erkan Yolaç ile çalışmak, Festival takibi… Liste bayağı uzayabilir. Şunu da söylemem lazım. Şanslıydım. Çok güzel insanlarla beraber çalıştım. Onların güzelliği yansıdı filme.

Kısa filmlerde ünlü oyunculara rastlamak zordur. Filmin oyuncu seçimi nasıl oldu?

Bu çok sık sorulan bir şey. Ben neden zor olduğu düşünülüyor anlamıyorum. Ben sadece kendilerine bir yerden ulaşıp senaryomu okuttum. Yapmak istediklerimi anlattım. Çok da pozitif yaklaştılar. Ben çok keyif aldım onlarla çalışmaktan. Umarım onlarda benim için benzer şeyler düşünüyorlardır.

Filminizin festival sürecinden bahseder misiniz? İzleyicilerden filmine ilişkin nasıl geri bildirimler alıyorsun?

Dün Bugün Yarın, benim en çok gezen filmim oldu. Toplamda 23 festivalde gösterildi. Tabi ki her gösterimde yer alamadım Çok isterdim her gösterimde orada olayım ama kısa filmlere henüz o kadar ilgi gösterilmiyor maalesef. Bulunduğum gösterimlerde birkaç negatif yorum dışında genelde pozitif sözler duydum. En çok hoşuma giden insanların benim hiç düşünemeyeceğim çıkarımlar yapmalarıydı. Kendi hikâyemin bir çok farklı yorumunu dinlemek en keyifli tecrübeydi.

Kısa filmlerin izleyiciyle buluşma noktaları üzerine ne söylemek istersin?

Şu an için festivaller ve bazı özel organizasyonlar dışında gösterim alanı yok. Daha fazlasına da ihtiyaç var mı, ona da emin değilim. Sanki böyle de güzel. Bence izleme noktalarından çok izleyici ile ilgili sorunlar var. Kısa film izleyicinin büyük bir çoğunluğu için bir şey ifade etmiyor. Üzücü ama böyle.

Bundan sonraki projelerinden bahseder misin?

Bu aralar iki farklı senaryo üzerinde çalışıyorum. Biri uzun, biri kısa. Becerebilirsem yakın zamanda film yapmak istiyorum.

 

Röportaj: Nergiz Karadaş

Ağustos 2010’da yayın hayatına başlayan aylık sinema dergisi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir